-
-
-
Gayrettepe Florence Nightingale Hastanesi
-
-
Chaleur Regional Hospital
Gayrettepe Florence Nightingale Hastanesi
Chaleur Regional Hospital
Florence Nightingale Hastanesi Gastroentroloji Uzmanı Doktor Reşat Memişoğlu hastalarına iki ay Türkiye’de, iki ay Kanada’da hizmet veriyor. Orucun sağlık üzerine etkilerini konuştuğumuz Memişoğlu, “İnsanlar ‘aç kaldık’ deyip iki günlük yemeği bir öğünde yiyorlar” diyor
Gastroentroloji Uzmanı Dr. Reşat Memişoğlu ile Gayrettepe Florence Nightingale Hastanesi’nde buluştuk. Memişoğlu, Elazığ’da doğmuş ve beş yaşına kadar orada büyümüş. Beş yaşından itibaren de Kanada’da… Son 16 senedir iki ay Türkiye’de, iki ay Kanada’da yaşıyor. Hastanede bulunamadığı diğer iki ayda ise kardeşi, hastalarına onun yerine bakıyor. Bu ilginç kardeşler birbirine çok benziyor, meslekleri ve hatta uzmanlık alanları aynı, yatırımları ortak, eşleri kuzen. Memişoğlu ile orucun sağlık ve kilo üzerine etkilerini, ramazanda nasıl beslenilmesi gerektiğini konuştuk.
Oruç tutmak sağlık açısından faydalı mı?
Oruç tutmak aslında çok sağlıklı ve oruç sadece İslam dinine mahsus bir şey de değil. Her dinde bir dereceye kadar oruç var. İnsanlar şunu bilmeli; beş dakika bir şey yemek, sindirim sistemini 12 saat yoruyor. Yediğimiz, bir anda sindirilmiyor, bir mekanizması var. Her şey gibi onun da zaman zaman dinlenmeye ihtiyacı var. Günlük hayatta bunun önüne geçemiyoruz ama ramazanda bu imkanımız var. Oruç tuttuğunuz süre boyunca sindirim sistemi de “Ben artık dinlenebilirim” diyor.
“Türkiye’de herkes çiftçiler gibi besleniyor”
Normalde sindirim sistemimizi çok yoruyoruz öyleyse…
Evet, Türkiye’de herkes çiftçilik yapıyormuş gibi besleniyor. Çiftçiler bütün gün fiziksel anlamda büyük efor harcayarak çalışıyorlar. Onlar yemeği hak ediyor. Biz şehir insanları hareketli bir yaşantı içindeymiş gibi besleniyoruz ama bütün gün oturuyoruz, kalori harcamıyoruz. Bir de bunun üzerine fast food, gıda katkı maddeleri, asitli içecekler, stres gibi yan faktörleri ilave ettiğiniz zaman aslında kendimizi yavaş yavaş öldürüyoruz.
Oruç tutunca az yeniyor ama pek kilo verilemiyor neden?
Vücuda yiyecek bir şey sokmadığımız için vücut enerji ihtiyacını karşılamak adına yağ depolarımızı yakmaya başlıyor. Yani aslında biz oruç tutarken, yağlarımız yakılıyor. Bu nedenle ramazan, kilo vermek isteyenler için mükemmel bir fırsat. Ama ne yazık ki insanlar “aç kaldık” deyip, iki günlük yemeği bir öğünde yiyorlar. 18 saattir çalışmamış sindirim sistemine müthiş miktarda gıda yüklüyorlar. Ve kilo vermek yerine, kilo alıyorlar. Bu, hiç hareket etmeden geçen 18 saatlik uçak yolculuğunun ardından direkt koşmaya benziyor. 18 saat oturup, sonra da hiç esnemeden koşabilir misiniz?
“Ramazanda midenizi küçültün”
Ama insanlar gerçekten de acıkmış oluyorlar, ne yapsınlar?
Eğer ramazanın ilk birkaç günü abartılı yememek konusunda kişi kendine hakim olabilirse, çok iyi zayıflar. Ama çok net söylüyorum, ilk birkaç gün zorlanabilir. O birkaç günün sonunda zaten midesi küçüleceği için yemek ihtiyacı da azalacak. Ayrıca; vücutta “ben doydum” hissi var. Ve bu hissin de bir eşik değeri var. Birkaç gün daha az yiyerek doyma eşiğimizi düşürebiliyoruz. Sonuçta vücut her şeye alışır. Ramazanı bir fırsat bilip mideyi küçültmeye ve doyma eşiğini düşürmeye çalışmalıyız…
Sahurda çok yemek, uzun süre tok tutar algısı yanlış mı?
Tamamen yanlış. Biz çok yediğimiz zaman çok şeker emiliyor ve çok daha fazla acıkıyoruz. Aynı zamanda çok yiyerek mideyi de genişletmiş oluyoruz ve tekrar doymak için eskisine göre daha fazla yememiz gerekiyor. Sofradan kalkmak için tam doymanıza gerek yok. Bütün okuyucularınıza garanti veriyorum, bir saat içinde “Aslında bayağı yemişim” hissi gelecek.
“Kardeşimle aynı hastalara bakıyoruz bizi ayırt edemiyorlar”
* “Kardeşim Necat’la beş yaşımızdan beri Kanada’dayız. İkimiz de Türk kızlarıyla evlendik. Üç çocuktan sonra eşim ‘Türkiye’yi özledim’ dedi. O sırada da Florence Nightingale’in bir gastroentrologa ihtiyacı olduğunu öğrendik. Tam zamanlı gelemezdim. Kardeşimle aynı alanlarda uzmanlaştığımız için kardeşime ‘İki ay sen Türkiye’de kal,
iki ay da ben kalayım, dönüşümlü çalışalım’ dedim.
O da kabul etti ve başladık.
16 senedir de böyle.”
* “Kardeşim ile ben aynı okullarda okuduk, aynı eğitimi aldık. İyi de oldu yoksa birbirimizle bu şekilde dönüşümlü çalışamazdık.”
* “Hem Kanada’da hem de Türkiye’de birimizin baktığı hastaya sonradan diğerimizin baktığı çok oluyor. Türkiye’de hastalar aynı doktorla devam etmek istiyor ama Kanada’da genelde ‘Fark etmez’ diyorlar.”
* “İlk geldiğinde kardeşime muayene olmuş, ikinci gelişinde acil bir durum ile bana gelmiş hastalar olabiliyor. Onlardan; beni o zannederek, direkt bir şeyler anlatmaya başlayanlar oluyor. Ben, neden bahsettiğini anlamıyorum. ‘Ama geçen sefer konuşmuştuk ya’ diyor. Ben de onun kardeşim olduğunu söylüyorum. Bizi çok benzetiyorlar hatta ikiz sananlar bile oluyor.”
Oruç tutarken hangi hastalıklarda nelere dikkat etmek gerekir?
* Tip 1 diyabet hastaları ve Tip 2 diyabet hastalarının insülin kullananları kesinlikle oruç tutamaz. Tip 2 diyabet hastalarından oral haplarla tedavi edilenler, bazı özel durumlar hariç genellikle oruç tutabilir. Hipoglisemi gibi kan şekerinin sık düştüğü veya kan şekerlerinin normale yakın tutulamadığı hastalar da oruç tutmamalı.
* Kalp hastalarının genel olarak oruç tutmasında bir sakınca yoktur ama sık ilaç kullanan kalp hastaları için oruç tutmak sakıncalı olabilir. Kalp hastaları susuz kalmamak ve az tuz tüketmek konusunda dikkatli olmalılar.
* Tansiyonu düşük olan hastaların hekimleriyle mutlaka oruç tutmadan önce konuşmaları gerekir.
* Midede reflü ve peptik ülser hikayesi olan hastalarda oruç tutmanın bir sakıncası yoktur. İlaçlarını günde iki kere iftar ve sahur vakti aç karnına alabilirler. Bu hastalar; yağlı ve baharatlı yiyecekleri tüketmesin.
Reşat ve Necat Memişoğlu kardeşler Türkiye’de ve Kanada’da birbirlerinin hastalarına da bakıyor.